Arabuluculuk Aracılığıyla İş Akdinin Sonlandırılmasında da İşçiye Makul Yarar Sağlanması Gerekir

İkale sözleşmesi, Kanunda açık bir biçimde düzenleme bulunmayan ve fakat iş sözleşmesini sona erdiren bir sözleşme olarak uygulamada ortaya çıkmış ve son yıllarda da sıkça uygulanmaya başlamıştır. Basit bir tanımıyla, işçi ile işveren arasındaki iş akdini sona erdirmek üzere yaptıkları sözleşmedir. Sözleşme olmasından dolayı, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla (öneri ve kabulle) oluşan çok yanlı bir hukuki işlemdir. Sözleşme özgürlüğü kapsamında hem işçi hem de işveren tarafından ikale yapma konusunda bir öneri yapılabilir. (Bkz. Y. 22. HD. E. 2014/5656, K. 2015/16878, T. 11.05.2015)

Temelinde sözleşme serbestisi olsa da bu sözleşmenin taraflarından birinin işçi olması, Kanun ile düzenlenmemiş olması ve daha da önemlisi feshe bağlı hakları bertaraf etmesi sebebiyle geçerliliği hakkında yargı eliyle makul yarar ölçütü kabul edilmiştir. (Bkz. Y. 9. HD, 21.4.2008 E. 2007/31287 K. 2008/9600)

Makul yarar ölçütü işçiye ikale sebebiyle ek menfaat sağlanması anlamına gelmektedir. Yazımızın amacı ikalenin irdelenmesi olmadığından makul yarar ölçütünün hukukun temel ölçütleri olan “adalet”, “yerindelik” ve “hukuki güvenlik” açısından fikir sahibi olabilmek için Doç. Dr. Muhittin Astarlı tarafından kaleme alınan “İş Hukukunda İkale (Bozma Sözleşmesi)” adlı eser konu hakkında detaylı inceleme yapıldığını belirterek yazı açısından ikale sözleşmesinde işçiye “makul yarar” sağlanması gerektiğini ve bu şartın geçerlilik şartı olduğunu bilinmesi yeterli olacaktır.

Yani bir işçi ile işveren arasında karşılıklı iradeler ile iş akdinin sona erdirilmesi hakkında ikale yapıldığında yargı tarafından ikalenin aslında bir işveren feshi olup olmadığı incelemesinde işçiye makûl yarar sağlanıp sağlanmadığına bakılmaktadır. Zira işçinin birçok hakkının iş akdinin feshine bağlı olduğu düşünüldüğünde bir işçinin bunlara karşılık bir menfaat almaması hakkaniyete uygun olmayacaktır. Nitekim iş akdi ikale ile sona erdirildiğinde işçi mahrum kaldığı bir kısım haklarına bakarsak: İş güvencesinde sağladığı korumadan mahrum kalmak, kıdem ve ihbar tazminatı hak kazanamamak, işsizlik sigortası alamamak…

Dolayısıyla Yargı tarafından gayet yerinde olarak ikale sözleşmesinin geçerliliği, işçinin korunması ilkesi kapsamında değerlendirilerek tarafların karşılık menfaatlerinin dengeli olup olmadığına bağlı tutulmuştur. (Ayrıca bkz Y. 9. HD 15.1.2018 E. 2016/33229 K. 2018/150)

Bu konuda önemle belirtmemiz gereken bir husus da var. Her geçen gün bilinçlenen işçilerin geçerli veya haklı bir sebep olmaksızın işten tazminatsız çıkarılamayacağı bilinci ile uygulamada ikale yapılırken işverenler tarafından bir bedel ödendiği görülmektedir. Ancak işçilerin tazminat hakkının varlığı konusunda bilinci olsa da kapsamı konusunda eksik bilgileri sebebiyle kendilerine daha düşük bedel ile ikale önerisi yapılabilmektedir. Nitekim işverenin, işçinin bir avukat tutmasını veya yasal yollara başvurmasını engellemek ancak tüm haklarına karşılık bir bedel ödendiği ikna etmekle mümkün olabilir. Böyle bir durumda birçok işçi aslında daha fazla tazminat alması gerektiğini bilmediğinden ikale önerisini kabul edebilmektedir. Yani sağır sultanın bile duyduğu “geçerli veya haklı bir sebep olmadan tazminatsız işçi işten çıkarılamaz” bilgisi karşısında esas önem arz eden husus ikalede işçiye sağlanacak yararın miktarı olacaktır. Bu sebeple makul yarar ölçütünün kapsamının ne olduğunun bilinmesi hak kaybı yaşanmaması adına önemli bir mesele olmaktadır. Bu tür meselelerde avukat tutmak her zaman işçinin yararına olacaktır.

Peki işçiye makul yarar sağlamayan ikalenin arabuluculuk aracılığıyla yapılması halinde de böyle bir denetim mümkün müdür? Yani işverenin tek taraflı beyanı ile iş akdinin sona erdirebilmesi mümkün iken bunun yerine ikale ile iş akdinin sona erdirmesi durumunda işçi lehine yorum ilkesi ile getirilen ‘makul yarar’ ölçütü, ikalenin arabuluculuk aracılığıyla yapılması halinde de kabul edilebilir mi?

6325 sayılı HUAK m. 18/5 hükmü gereğince anlaşılan hususlarda dava açılamayacağı belirtilerek işçinin taleplerinde hukuki yararının olmadığı kabul edilebilir mi? Bir başka deyiş ile işverenlerin, ikalenin geçerliliğinin sıkı şartlara bağlanması nedeniyle ikale sözleşmesini işçiye makul yarar sağlamamak için arabuluculuk aracılığıyla yaparak arabuluculuk müessesesi kötüye kullanılabilir mi?

Kullanamamalıdır. Çünkü 6325 sayılı HUAK m.1/2’de tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği konular hakkında arabuluculuk anlaşması yapabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda tarafların tasarruf sınırının ne olduğunu tespit edilmesi gerekmektedir. Bu sınırların her somut olayın özelliklerine bağlı olarak daralması mümkündür. Anlaşmanın içeriğinde Kanunda tanımlanmış bir sözleşme veya isimsiz bir sözleşme olabileceği gibi özel ve emredici hükümlerle düzenlenmiş bir alana dair anlaşma maddeleri de olabilir.

Konu ile ilgili olarak Emel Badur tarafında bu husus belirtilerek arabuluculuk anlaşma belgesinin konusunun sınırlarının sözleşme serbestisinin sınırlarından oluştuğu ve dolayısıyla TBK m.27/1 gereğince emredici hükümlere, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olan veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin hükümsüzlük yaptırımına tabidir. Devamında arabuluculuk anlaşma belgesinin de bu sınırlara uygun olarak belirlenmezse kesin hükümsüz olacağı belirtilmiştir.

Dolayısıyla iş akdinin sona erdirilmesine ilişkin yapılacak ikale sözleşmesi arabuluculuk aracılığıyla yapılması halinde 6325 sayılı HUAK kapsamında bir denetimin yanı sıra 4857 sayılı İş Kanunu ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kapsamında bir denetime tabi olması gerekecektir. Aksi görüş halinde iş hukukuna dair özel ve emredici hükümler öngörülen bu Kanunların bypass edilmesinin önü açılacağı gibi diğer özel olarak düzenlenmiş hukuk alanlarındaki emredici hükümlerin dolanılması da mümkün hale gelecektir.

Örnek vermek gerekirse 5847 sayılı FESK m. 14/3 hükmünde eserin yayımlanma tarzının eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibinin, eserin yayımlanmasını veya umuma tanıtılmasını menedebileceğini ve menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçmenin hükümsüz olacağı düzenlenmiştir. Buna rağmen tarafların arabuluculuk anlaşmasında FSEK m.14/3 aykırı olarak arabuluculuk anlaşması yapması halinde arabuluculuk anlaşmasının geçerli olduğu kabul edilebilir mi? Ya da HUAK m.1/2’deki “yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere” şeklindeki ifadeden anlaşıldığı üzere yabancılık unsuru taşıyan konulara ilişkin işlemler hakkında yapılan arabuluculuk anlaşması ile 5718 sayılı MÖHUK emredici hükümlerine aykırı -mesela m.27 hükmüne aykırı- anlaşma yapılabilir mi?

Tüm açıklamalar ışığında iş akdinin tarafların anlaşarak sona erdirilmesinin geçerlilik koşullarından olan işçiye makul yarar sağlama şartı, ikalenin arabuluculuk aracılığıyla yapılması durumda da geçerlidir. Arabuluculuk müessesesi toplumda uzlaşma kültürünün artması amaçlanarak yürürlüğe konulmuştur. Kişilerin -hele ki zayıf konumda olan işçilerin- korunması için öngörülen özel ve emredici hükümlerin dolanılması için bir araç olarak ortaya çıkmamıştır. İşverenler tarafından özellikle makul yarar sağlamadan iş güvencesini bertaraf etmek için kullanılması ile yargı önüne gelmiş uyuşmazlıklarda istinaf ve temyiz mahkemeleri isabetli bir şekilde değerlendirmelerde bulunarak iş hukukuna ilişkin emredici hükümlerin devre dışı bırakılmasını önlenmiştir. (Bkz. Adana BAM 7. HD. 24.09.2020 E.2019/2076 K.2020/1324; Ankara BAM 8. HD. T.30.12.2020 E.2020/2958 K.2020/3320; Sakarya BAM 10. HD T.11.11.2020 E.2019/2990 K.2020/1173; Y. 9. HD. 07.02.2022 E.2022/436, K.2022/1380)

Av. Muhammet Açıkgöz

KAYNAKÇA

  1. Meyyitzade Bacanak, Türk İş Hukukunda İkale Sözleşmesi ve Arabuluculuk İlişkisi, 1. Baskı, İstanbul 2022
  2. Sarper Süzek, İş Hukuku, 20. Baskı, İstanbul 2020
  3. Rona Serozan, Borçlar Hukuku Özel Bölüm, 3. Baskı, İstanbul 2018
  4. Serkan Taylan Karaç, “Türk İş Hukuku Bağlamına İkale Sözleşmelerinin Geçerlilik Ölçütleri ve “Makul Yarar” Kavramı”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Y.13, S.50, Nisan 2022
  5. Nüvit Gerek, “İş Sözleşmesinin İkale Sözleşmesi ile Sona Ermesi”, Çalışma ve Toplum, 2011, C.4, S.31, s.46
  6. Mustafa Astarlı, İş Hukukunda İkale (Bozma Sözleşmesi), 2. Bası, Ankara 2016
  7. Fuat Bayram / Arzu Yıldırım-Coşkun, “Türk İş Hukukunda İkale”, EÜHFD, C. XVIII, S.2
  8. Emel Badur, Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Borçlar Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, Uyuşmazlık Hakem Heyeti Dergisi, Y.9, S.28, Aralık 2021

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Open chat
Merhaba 👋
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?